18 Temmuz 2020 tarihli ve 31189
sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Bitki Koruma Ürünlerinin Toptan ve Perakende
Satılması ile Depolanması Hakkında Yönetmeliğin 12. maddesinin birinci
fıkrasında yapılan değişiklikle; bitki koruma ürünlerinin toptan veya perakende
satışını yapmak amacıyla bitki koruma ürünleri bayi veya toptancı izin belgesi
almak için Bakanlığa müracaatta bulunabilecek meslekler arasına; doğrudan
ilgili ve tek yetkili olması gereken Ziraat Mühendisi dışında; daha önce
maddeye eklenen Eczacı, Kimya Mühendisi/Kimyager, bitki sağlığı ile ilgili
dersleri alarak mezun olmuş Tekniker veya Ziraat Teknisyeni meslek alanları
yanına; bu kez de “Orman Mühendisi/Orman Endüstri Mühendisi” eklendi.
ODA’mız, Anayasanın 135.
maddesindeki “kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu” niteliği gereği,
kamuyu ve toplum sağlığını koruma adına bilimsel doğru kararlar alma ve ödünsüz
uygulama ilkesi gereği, bitki koruma ve bitki koruma ürünleri/yöntemleri
konusunda 2000’li yıllardan beri çok sık yapılan ve bu alanda ülkemizde
istikrarlı ve korumacı bir sistem kurulmasını engelleyen yönetmelik
değişikliklerine karşı çok sayıda dava açmıştır.
Davaların temel gerekçelerinden
birisi, yönetmeliğe esas önceki yasalar yanında, 2010 tarih ve 5996 sayılı
“Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu”nda düzenlenmemiş
hükümlerin, yönetmelik değişiklikleri ile yaşama geçirilmesi yanlışıdır. Bu
konuda belirleyici ilke aslında en üst norm olan Anayasa’dır.
En son 13.02.2019 tarih 30685
sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Bitki Koruma Ürünlerinin Toptan ve Perakende
Satılması ile Depolanması Hakkında Yönetmelik”in bazı maddelerinin öncelikle
yürütülmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açtığımız dava henüz
sonuçlanmamıştır. Tamamlanma aşamasındaki dosyaya halen her türlü bilgi, belge,
beyan sunma hakkımız vardır. Bir önceki yönetmelik değişikliği ile ilgili
açılan davalar henüz derdest iken, yani henüz sonuçlanmamış, görülmekte olan
karara bağlanmamış dava iken, yeni bir yönetmelik çıkarılarak hukuka karşı hile
yoluyla öncekinin yürürlükten kaldırılması ya da değişiklikle yönetmeliğe
ilgili mevzuata aykırı yeni maddeler eklenmesi ülkemizde “hukuk devleti”
ilkesinin ciddi olarak irdelenmesini gerektirmektedir. Bu konuda hukuka aykırı
mevzuat düzenlemeleri yapabilen kamu yöneticilerinin de yanlış iş ve işlemleri
hakkında ivedilikle soruşturulmaları bir gerekliliktir.
Ülkemizde eğitim ve istihdam
planlamasının birlikte yapılmaması nedeniyle hem eğitim alanında hem de
istihdam alanında çok ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Derinleşerek
yaşadığımız ekonomik kriz ortamında işsizlik yanında üniversite mezunu işsiz
oranları, meslektaşlarımız da dahil, endişe verici düzeye yükselmiştir. Böylesi
bir ortamda iktidara yakınlığını her ortamda gündeme getiren bir meslek
odasının üyelerinin istihdamına yönelik tek taraflı taleplerinin, doğrudan
ilgili meslek disiplini ve meslek odasının yasal hak ve yetkileri yok
sayılarak, mevcut kamu yönetimince keyfi biçimde yürürlüğe konulması kabul
edilemez bir durumdur ve hukuki olarak sorunludur.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nca
yayınlanan son Yönetmelik değişikliği, yalnızca istihdam alanını kendince ve
keyfince düzenleme sorunu değil, doğrudan gıda güvencesi, gıda güvenliği ve
halk sağlığını ilgilendiren çok ciddi bir sorundur.
Pandemi sürecinde dünyada ve
ülkemizde öne çıkan iki temel sektör, sağlık ve tarım sektörüdür. Tarım
sektörünün devamlılığı sağlanamazsa yaşanacak gıda krizinin ve açlığın
boyutları bugün tüm dünyanın gündemindedir ve gelişmiş ülkeler dahil pek çok
ülkede ciddi kalıcı yeni çözüm önerileri geliştirilmektedir.
Salgın döneminde gündeme gelen
başlıca temel hak ve kavramlar, sağlık hakkı kadar, gıda egemenliği, gıda
güvencesi ve gıda güvenliğidir.
Tarımsal üretimin artırılması ve
devamlılığının sağlanması için üretim, işleme, depolama ve tüketim aşamalarında
bitki koruma önlemleri olmazsa olmaz koşuldur. Bitki koruma ürünlerinin üretimi,
toptan ve perakende satışı, tanıtımı ve fiili uygulanmasının bu konuda eğitim
almış uzman kişilerce yapılması bir zorunluluktur.
Bitki koruma uygulamaları sadece
tarım ilaçlarının kullanıldığı kimyasal mücadele uygulamaları ile de sınırlı
değildir.
Bilimsel alan adı “bitki koruma”
olsa da ve ülkemizde yalnızca Ziraat Fakülteleri’nde okutulsa da, çevrenin,
toprağın, bitkilerin, hayvanların, ilacı fiilen kullananların ve ilaç
kullanılmış ürünleri tüketenlerin korunması açısından zirai ilaç kullanım alanını
düzenleyen yönetmelikte, “ülkemizde zehir mi yiyoruz, ürün üzerindeki ilaç
kalıntısı nasıl temizlenir, zehiri bari biz yemeyelim” gibi halkımızın
doğal olarak yakından takip ettiği bir alanda, “bitki koruma ürün bayiliği”
sadece ticari bir işletme olarak görülmemelidir. İhraç edilen ürünlerin ilaç
kalıntısı nedeniyle geri gönderilmesi ve farklı limitler nedeniyle iç piyasada
tüketilmesi de bu yönetmelikle ilgili ayrı ciddi bir sorun alanıdır.
Ülkemizdeki mevcut bitkisel ilaç
satış bayilerinin çözülemeyen sorunları arasında; reçete sorunu, pestisitlerin
ruhsatlandırma alanları ve dozları, gübre ruhsatı ile satılan pestisitler,
etiket fiyatı denetim, sahte ve kaçak ilaçlar, üreticinin eğitim ve gelir
seviyesi düşüklüğü, mesai saatleri, kâr marjının düşüklüğü, uzun vadeli satış
ve tahsilat zorluğu, karekod programları, sermaye yetersizliği, ürün
fiyatlarının belirsizliği, ilaçların kullanım süreleri, fide, gübre, tohum
satışları gibi bugün de yaşanan birçok ciddi sorunları mevcuttur. Belki de bu
konudaki en önemli sorun bitki koruma ilaçlarında çok büyük oranda dışarıya
bağımlılık sorununun çözülememesidir. Bu sorunlar ortada iken, “kalan pastayı
bakanlık yandaşlarına dağıtmaya devam ediyor” anlayışını şiddetle kınıyoruz.
Özellikle tüm tüketicilerimizi,
sağlıklı gıdaya ulaşma konusunda bitki koruma alanındaki mevcut yanlışa,
gerekli ve sonuç alıcı tepkiyi göstermeye davet ediyoruz.
Bitki koruma konusunda bayilik
yetkisinin neden, diğer meslek disiplinleri dahil, Orman Mühendisi ve Orman
Endüstri Mühendislerine verilmemesi konusuna da kısaca değinelim. Ayrıntılara,
yeni açılacak iptal dava dosyasında ayrıntılı olarak yer verilecektir.
Orman Mühendisliği ve Orman
Endüstri Mühendisliği eğitimi verilen fakültelerde ilgili alanla ilgili sadece
konu uzmanlığına yetmeyen bir “Orman Koruma” dersi verilmektedir. Orman
bitkileri ile tarım alanındaki bitkiler birbirinden tamamen farklı olup her
ekosistemin ve bitkinin sorunları ve mücadele yöntemleri de farklıdır. Herkese
keyfi olarak serbest “zehir satma” yetkisinin verilmesi ile bu konuda yanlış ve
tehlikeli uygulamalara yol açılması kaçınılmazdır.
Orman ve tarım alanlarındaki
bitkisel üretim sorunlarına neden olan etmenler birbirinden çok farklı olup,
ormanlarda ve tarım alanlarında kullanılan mücadele yöntemleri de tamamen
farklıdır. Ormanlarda da entomolojik ve fitopatolojik sorunlar varken, tarım
alanlarında ayrıca büyük oranda yaşanan ve kesinlikle çözülmesi gereken ek
sorun yabancı ot sorunudur. Konu uzmanına gerekli eğitimi verilen yabancı
ot, bu konuda öneride bulunamayacak ve ilgi alanına girmeyecek ormancılık
mesleğinin konusu ve sorunu değildir.
Dünya çapında tazminat davaları
ile gündeme gelen yabancı ot ilacı konusunda ulusötesi şirketler ve yerli
işbirlikçisi sermayenin ilaç izni konusuna kolaylık sağlayan yeni “yerli ve
milli” ortaklarına bir şekilde izin verilmesine çalışılması da kamuoyunun
dikkatine sunulur.
Ülkemizde ormanlarda neredeyse
kimyasal mücadele uygulaması yoktur. Tarımda ise verili koşullarda en fazla
kullanılan mücadele yöntemi kimyasal mücadeledir. Bitki koruma önlemine karşı
pestisit direnç riskinin bilindiği durumlarda ürünlerin etkinliğini korumak
için mevcut anti-direnç stratejileri uygulanmalıdır. Ormancılıkta tarım
ilaçlarında direnç konusu yer almaz iken, bu tarımdaki en önemli konulardan
biridir. Tarımda pestisit direnç stratejileri, öncelikle bitki koruma
bayilerinden beklenmektedir. Çiftçiler, pestisit dahil tarım ilaçlarının ve
diğer koruma uygulamalarının kullanımını, örneğin bitki üzerinde risk düzeyinin
kabul edilebilir durumunu, uygulama sıklığını, kısmi uygulamalar gibi bilgileri
ve zararlı organizmaların popülasyonlarında direnç gelişimi gibi bilgileri
öncelikle bitki koruma bayilerinden öğrenmek durumundadır. Bu bağlamda da orman
mühendisleri ve orman endüstri mühendislerinin bitki koruma bayiliği ile ülke
tarımına ve gıda sektörüne yapacağı katkı eksiktir, yanlıştır ve bu son keyfi
düzenleme bağlamında çok ciddi olarak tartışılmalıdır.
Üyelik başvurusunda bulunduğumuz
Avrupa Birliği’nin bizim de ülke olarak kabul ettiğimiz 2009/128 sayılı
direktifinde, tarım ilaçlarının (pestisitlerin) insan sağlığı ve çevre
üzerindeki risklerini ve etkilerini azaltacak Entegre Zararlı Yönetimi (IPM)
uygulamaları esas alınmaktadır. Entegre Zararlı Yönetimi temel ilkeleri olarak,
zararlı organizmaların önlenmesi ve/veya bastırılmasındaki seçenekler arasında;
a) Ürün rotasyonu, b) Uygun yetiştirme tekniklerinin kullanılması (ekim ve
hasat zamanın değiştirilmesi, uygun toprak işleme, doğru budama), c) Dengeli
gübreleme, dengeli sulama/drenaj uygulamalarının kullanılması, d) Traktör,
diğer makine ve budama makası gibi ekipmanların düzenli olarak temizlenmesiyle
etmenin yayılmasının önlenmesi, desteklenmektedir. Bu uygulamalar ormancılık
alanında uygulanmamaktadır.
Neden değil ve olmamalı üzerine,
bilimsel örnekler çoğaltılabilir. Dava dosyamızda yer alacak.
Özetle; Ziraat Mühendislerinin
Yasa, Tüzük ve Yönetmelikle düzenlenmiş hak ve hükümleri yok sayılarak, keyfi
Yönetmelik değişikliği ile mesleki alandaki hakların ilgisiz bir kesime
istihdam yaratma ya da siyasi çıkar sağlama amacıyla yasa dışı düzenlenmesi her
açıdan yanlıştır ve hukuka aykırıdır.
Bu aşamada, sorunun kalıcı çözümü
için;
Ziraat Mühendisliği dışındaki
mesleklerin doğrudan ilgili olmadığı zirai ilaç bayiliği, çiftçiye uygulamalı
eğitim dahil olmak üzere yeniden değerlendirilmeli ve dolaylı bağ aramaksızın
diğer meslek disiplinlerine verilen mevcut yetki belgeleri iptal edilmelidir.
Bakanlık, yasaya aykırı bir
biçimde serbest çalışan Ziraat Mühendislerinin TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’na
üye zorunluluğunu göz ardı etmemeli, yasa gereği bitki koruma ürünlerinde bayi
ya da toptancı izin belgesi almak isteyen Ziraat Mühendislerinin meslek odasına
üye olduğunu gösterir belgenin başvuru sırasında bayi ya da toptancılık
yapacakları ildeki il müdürlüklerince istenilmesini zorunlu kılmalıdır. Oda,
mevzuatı gereği bu konuda yanlış iş ve işlem yapan üyelerini
denetleyebilmelidir.
Kamunun, kamu kurum ya da
kuruluşlarına bağlı olmadan serbest hizmet faaliyeti sürdüren Oda üyesi olması
zorunlu bayi ya da toptancılar için sınav düzenleme yetki ve görevleri
bulunmamaktadır. Dayanak kanunun uygulanmasını göstermesi gereken yönetmelikle
kanunda olmayan bir düzenleme getirilemeyeceği için Ziraat Mühendisleri için
sınav zorunluluğu derhal kaldırılmalıdır.
Sahte ve kaçak bitkisel üretim
girdilerinin üretim, pazarlanma ve satışındaki sorunlarına ilişkin kamusal
denetimler etkinleştirilerek, yasak sahte ucuz kontrolsüz ilaç kullanımına izin
verilmemelidir. Kamunun derhal bu konuda da ek istihdam yaratması gündemde
olmalıdır.
İnternetten bitkisel ilaç satış
uygulama yasağı somut önlemlerle yaşama geçirilmelidir.
Ülkemiz koşulları ve tarımsal
üretim deseni dikkate alınarak AB’de yasaklanan tarımsal ilaçlar bir an önce
ülkemizde alternatiflerinin bulunması koşuluyla ivedilikle yasaklanmalıdır. Bu
konuda kendi ölçütlerimizi oluşturma çabaları hızlandırılmalı ve özgürce karar
verme mekanizmaları oluşturulmalıdır.
Mevcut ruhsatlandırma ölçütleri
gözden geçirilerek direnç kazanma sorunu nedeniyle etkinliğini yitiren ilaçların
yeniden doz ve etkinlik denemeleri yapılarak yetersiz bulunanların ruhsatları
iptal edilmelidir. Ar-Ge çalışmaları öncelikle kamu olarak hızlandırılmalıdır.
Bitkisel üretimdeki ilaç
kalıntısı ve diğer sorunların entegre mücadele uygulamaları kapsamında
çözülmesi amacıyla, biyolojik ve kültürel mücadele ürünlerine verilen destekler
arttırılmalıdır.
Bizler farklı meslek
disiplinlerinin kendi çalışma alanlarına saygılıyız. Bizlerin çalışma alanına
girilmesine ise karşıyız. ODA’mız, yanlışlara yeni yanlışlar eklenmesine izin
vermeyecek, yargı yolu dahil haklı mücadelesini sonuna kadar sürdürmeye devam
edecektir.
İnsanlarımızın topraktan sofraya
sağlıklı beslenmeye çalışırken, birilerinin ilgili ilgisiz her meslek alanına
tarımsal ilaç üretme, satma ve alana uygulama yetkisi vererek, insanlarımızın
beslenirken bitki koruma ilaçlarıyla zehirlenmemesi dileğiyle.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası,
Ziraat Mühendisliği mesleğine karşı yürütülen gizli ve kirli girişimlere izin
vermeyecektir. Ya hep beraber, ya hiç birimiz. Hep beraber, güzelliklere.
0 Yorumlar